ARALIK2019 Özlem Yurdakul
Süper gıdalar
Süper gıdalar Beslenmemiz için sihirli bir değnek mi? Her geçen gün yeni bir gıda tanıtımı ile karşılaşıyoruz. Her gündeme gelen yeni bilgi; bizi şaşırtıp beslenme konusunda ne yapacağımızı bilemez hale getirebiliyor. Beslenme gerçekten uçsuz bucaksız bir konu… Bu yüzden nereden başlayacağını iyi bilmek gerekiyor. Tabii ki önemli olan bu belirsizlik içinde bilinçli bir gıda tüketicisi olabilmek… Daha doğrusu kaliteli gıda konusunda iyi bir iz sürücü haline gelebilmek... Doğa eğer arayıştaysanız, her türlü zenginliği uzaklarda bile olsa sofranıza taşır. Siz yeter ki dengeli beslenme konusunda bir adım atın! Ve mutfağınızın kapılarını doğru gıdaya açın!.. Peki son günlerin revaçta olan trend kelimelerinden 'süper gıda' nedir? Gerçekten bu gıdaları tükettiğimizde süper bir beslenmeye sahip olabiliyor muyuz? Bu gıdalar genelde bir pazarlama tekniği olarak halka sunuluyor. Bazen uzun vadede çok yavaş, bazen şaşırtıcı bir hızda soframızda yer alabiliyor. Süper gıda gerçeğinin arkasında daha uzun, daha sağlıklı ve daha alkali bir yaşam arayışı var. İçerdikleri besin öğeleri açısından, diğer gıdalara göre daha yüksek besin değerleri taşıyorlar. Bu gıdalardaki konsantre besin içerikleri; protein, vitamin, mineral, lif veya antioksidan kaynaklı olabiliyor. Süper gıdalar genelde bitkisel kökenli olup bir miktar deniz ürünlerini de kapsıyor .Bu mucizevi besinlerin sağlık üzerinde de olumlu etkileri kaçınılmaz; obezite ,kansızlık , seratonin eksikliği, halsizlik, kalp ve damar hastalıkları, diabet, kanser ve sinirsel rahatsızlıklar gibi pek çok hastalığın tedavisinde yardımcı oldukları bir gerçek. Süper gıdalar neler ve onlar için hazırlanmış sabit bir liste var mı? Aslında yok! Daha doğrusu o da göreceli! Dünya genelinde kabul edilmiş genel geçer olan gıdalar var ki, bunlar sıralama da daha bir önem ve öncelik teşkil ediyor. Bu besinleri daha uygun fiyatlıca olanlar olarak sıralarsak; süt , kefir, probiyotik yoğurt, probiyotik turşu, çörek otu, sarımsak, zeytinyağı, fındık , badem, ceviz, kabak çekirdeği, zencefil, zerdeçal, ıspanak, nar, susam , yumurta, keçi boynuzu, karalahana, brokoli, pazıyı bu listede sayabiliriz. Biraz daha pahalı olanlar ise açai üzümü, goji berry, spirulina, moringa, mangosten, rambutan, ham kakao, soya, brezilya cevizi, kimchi, somon, teff tohumu, keten tohumu , kenevir tohumu, kale, avakado, yaban mersini , karahindiba yaprağı, macademia fındığı , Hindistan cevizi yağı ve tam tahıllar sayılabilir. Bu gıdalar, tamamen yerli ya da tamamen egzotik olmadığı gibi tamamen ucuz ya da tamamen pahalı değil. Ancak, özellikle egzotik kaynaklı ürünler pahalı olma yolunda bir adım önde oluyor. Bizler bilinçli beslenme düzenimizi oluşturup gerekli ve uygun gıdayı bu süper listeden bulup çıkarmalı, günlük beslenmemize eklemeliyiz. Bu iş birazda pazılın parçalarını oturtup bütünü oluşturmaya benziyor. Diyet tabağımız sadece süper bir gıdadan ibaret olamamalı. Yani sürekli mango ya da sürekli avokado yemek tek yanlı bir beslenme olur. Süper beslenme; yeterli miktarda ve çeşitlilikte meyve, sebze ve bakliyatın tabağımızda bulunmasıyla ulaşılabilen bir noktadır. Eğer vegan ve vejeteryan değilsek hayvansal ürünleri özellikle de omega3 açısından yüksek değerler taşıyan somon gibi deniz ürünlerini eklemeyi unutmamalıyız. Pek çok süper gıda elimizin altında ve biz yeterince değerlendiremiyoruz. Örneğin; zeytinyağı mucizevi bir iksir ve her gün kahvaltıda iki kaşık zeytinyağı içerek işe başlayabiliriz. Sarımsağı çiğ olarak da pişmiş olarak da beslenmemizin önemli bir parçası yapabiliriz .Ispanağı bir Temel Reis kadar tüketebilmeli, mümkünse çiğ ve mümkünse smoothielerin önemli bir vazgeçilmezi yapabilmeliyiz. Salataların hatta omletlerin üzerine çörek otu yağı ve keten tohumu eklemeye ne dersiniz?. Pahalı ve egzotik olan açai üzümü, goji berry, rambutan, red dragon ve mangosten’e ulaşamıyorsak elimizin altında ki yaban mersinini neden değerlendirmeyelim. Bu meyve, antioksidan deposu olduğu gibi glisemiks indeksi 53 olduğu için diabet hastalarının da vazgeçilmezi olan bir besin. Yaban mersini; yoğun spor yaptığımız dönemlerde oluşan kas ağrılarına da çözüm üretiyor. Spordan sonra bir avuç yemenin getirisi fazlasıyla olacaktır. Dediğim gibi süper gıdalarla ilgimizi ve dikkatimizi doğru yönlendirmemiz gerekiyor. Günlük C vitamini alımının %70’ini karşılayan mango meyvesine, sadece bir giyim markasından esinlenerek yöneliyorsak, elimizin altındaki antioksidan deposu olan nar meyvesini fark edemiyorsak, bence mutfağımızda kayan bir yıldızız. Şunu unutmamalıyız ki; süper gıdalar, süper besin öğesine içermesine rağmen beslenme tarzımızdan kaynaklanan problemler için bir çözüm üretemez. İlk önce temiz tarımla üretilmiş gdo’suz, ilaçsız, hatta organik olursa daha makbul olan meyve ve sebzeleri beslenme çeşitliliğimize eklemeliyiz. Mucizevi olan bu besinler; beslenmemizde ana hedef olmayıp beslenme çeşitliliğimizi artıran yardımcı bir hedef olmasına rağmen, sihirli bir değnek etkisine sahipler. Mükemmel beslenmeye giden yolda; her birey kendi beslenme düzenine uygun süper gıdayı ancak kendi bulabilir. Aslında doğanın ritmine uyarsak beslenmemizde her şey yerli yerine oturacaktır. Sanırım sadece bu ritme kulak vermek ve anlamaya çalışmak gerekiyor.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.